YARIŞ ÖNCESİ:
Kapadokya yarışı öncesi benim için belirsizlikler içinde geçti. Yarışa son bir ay kala katılımım kesinlik kazandı. Sebebi malum pandemiden dolayı 3 ayrı yarışa kayıt yaptırıp her yarışın iptal olması ve bende yarattığı negatif enerjiydi. Bu yarışta iptal olabilir düşüncesi aklımdan hiç çıkmıyordu. Dolayısıyla çok müthiş bir hazırlık süreci geçirmedim. Düzenli olarak yoga, kuvvet antrenmanı ve haftada ortalama 3 gün koşu yapıyordum. Bir de söylemeden geçemeyeceğim Uğur benim hazırlık ve yarış sürecinde ki tüm algılarımı değiştirdi. Sebebi yeterli antrenman yapmadan koştuğu İznik 145 K parkurunu başarıyla ve sağlıkla tamamlamasıydı. Benim yarışa hazırlık sürecindeki mental ve fiziksel düşüncelerimi çok değiştirdi. Uğurcuğum sen biraz önce söylediklerimi bana yaşatmasaydın ben Kapadokya da muhtemelen 38 K parkurunda olacaktım, buradan sana teşekkür ederim. Bir diğer mental ve fiziksel değişimimin nedeni eşimle yaptığım 108 günlük Mahabbuta(Yoga) serisiydi. Bendeki yarışa, spora hatta yaşama dair bir çok konuda değişimin sebebiydi. Kendimi daha güçlü hissediyor ve hedeflerimi başarma kabiliyeti açısından kendime tam anlamıyla inanıyordum.
Yarıştan önce beni ciddi ciddi düşündüren hamstring ağrım vardı. Çok ciddi bir ağrı değildi fakat 63 K gibi bir mesafe koşmayı düşünüyorsanız bunun yarış esnasında neler yaşatacağını düşünmek beni rahatsız ediyordu.
Yarıştan önce düzenli olarak trail koşularımızı BiKoşuAdana SK. müthiş enerjisiyle yapıyor, koşu sonrası Zafer abimizin ve Can’ın lezzetli kahveleri eşliğinde sohbetimizi ediyorduk. Yarış ve koşu hakkında deneyimlerimizi aktarıyorduk. BKA SK. birlikte olmak, bu topluluğun bitmeyen enerjisi ve yardımseverliği inanılmaz motive edici oluyor.
Yarıştan 10 gün öncesinde magnezyum yüklemesi yaptım. Yarış sırasında çok faydalı oluyor herkese tavsiye ederim. Haftada 2 gün ağırlık çalışması yaparak vücudumu güçlendirmeye çalıştım.
Vakit yaklaştıkça heyecanım artıyordu. Daha önce Kapadokya da 38 K koşmamın verdiği rahatlama vardı üzerimde. Parkuru inceledim ve teknik analiz yaparak kendime hedefler oluşturdum. Yarışta koşmayı çok özlemiştim Kapadokya yarışı rüyalarıma bile girmeye başlamıştı. Allahım lütfen iptal olmasın yine 😀
Zaman hızlıca geçmişti. 15 Ekim Cuma günü abimle (Mehmet) yola saat 17.30 gibi çıktık. Ürgüp’e ulaştıktan sonra yarış kitlerimizi alarak Otelimize geçtik. Sabah koşuda giyeceğim kıyafetlerimi ve aksesuarlarımı akşamdan hazırladım. Sabah hafif bir kahvaltı sonrasında odama geçtim ve hazırlıklarımı tamamladım. Artık hazırdım zaman gelmişti. Start noktasında müthiş BKA SK. ekibiyle foto çekimlerimizi yaptık ve geri sayım başladı 10. 9. 8. 7. 6. 5. 4. 3. 2. 1. Veeeeeeeee….. Koşalımmmm…
YARIŞ ESNASI:
Kapadokya organizasyonunun müthiş ananonsları ve ortamın verdiği ambiyans ile çok heyecanlıydım. Ekip hemen toplandık ve birlikte koşmaya devam ettik.
Aylardır beklediğim büyüleyici coğrafyada her adımım beni bu maceranın içine sürüklüyordu. Ürgüp yokuşlarını geçtikten sonra. Balonlarında görsellik kattığı harika bir manzara bizleri karşılıyordu. Her anı dolu dolu bu maceranın başındaydık. Bir an burada olmanın ne kadar harika olduğunu hissederek gözlerimi kapadım ve rüzgarın tenime dokunuşunu hissettim. İçim coşku doluydu ve geçmeyen bir merakla koşuyordum. 6.30/7 pace arasında koşuyordum. Kalabalık bir grupla devam ediyorduk. İlk cp foto çekimlerimiz eşliğinde her şey yolunda giderek karşımızda göründü. Su, kola ve tuzlu kraker takviyesi yaparak fazla da vakit geçirmeden ilerledik.
Kürşat la birlikte ilerlerken sohbet ediyorduk. Biraz daha yavaşlamıştım enerjimi olabildiğince tasarruflu harcamam gerektiğini biliyordum. Yokuşlarda hep yürüdüm. Çok iyi antrenman yapmamanın en büyük olumsuzluğu enerjinizi minimalize kullanırken bazen abartıyorsunuz, sonra dedim ki kendime Melih kendine gel bu kadar da yavaş koşamazsın 😀 hızlandım tabiki de…
Artık Kürşat’ı geride bırakmıştım ve tek başıma ilerlerken 119 koşan İzmirli 5-6 kişilik bir grupla tempolarımız çok benzeştiği için birlikte ilerledik sohbetler eşliğinde harika coğrafyada ilerliyorduk. Burada koşmayı deneyimlemeyen koşuculara sesleniyorum; Raporu okuduktan sonraki ilk işiniz hemen kayıt yaptırmak olsun. Kendinize yapacağınız en büyük iyiliklerden birisi olabilir Kapadokya..
Km’ler ilerledikçe ilerliyordu yokuşların biri bitiyor diğeri başlıyordu. Meşhur Uçhisar yokuşu anlatılamaz, deneyimlemek lazım. Yokuşu tırmanırken enerjimin bittiğini, yürürken bile zorlandığımı hissettiğim iki tırmanıştan birisiydi Uçhisar yokuşu… Artık galiba çıkamıyorum dediğim bu anda bir ses imdadıma yetişti “hadi MELİHHHH Süpersin, devammmm” bu ses beynimde düşündüğüm her şeyi bir anda bir kenara koydu ve sanki kendimi yeniledim, vücuduma ayrı bir enerji fullendi. Kafamı kaldırdığımda sevgili dostum Can’ın değerli eşi Eda ve güzel insan Dilem bana destek vermekteydiler. Onlara çok ama çok teşekkür ederim. İşte ekip ruhu işte enerji işte sinerji…. İkinci CP Uçhisara geldiğimde beni bir sürpriz karşıladı Ceyhun abimle burda karşılaştık. Geri kalan 36 K birlikte koşacaktık Ceyms ile… İyiki varsın Ceyhun Abimizz.
Ceyhun abiyle Uçhisardan çıktık ve mükemmel bir tempoyla ilerledik. Sohbet ediyor ve zamanın, Km nasıl geçtiğinin farkına varamıyorduk. Göreme Cp geldiğimizde 2 tane elektrolit, 2 tane enerji jeli kullanmıştım. Cp’lerde hızlı hareket etmeye çalışıyor fakat Ceyhun abinin her Cp’de hadi Melih sözleriyle Cp ile vedalaşıyordum 😀
Artık 3 kişi ilerliyorduk Kaan da artık bizimleydi. Tuğbaya kaybettiği/kaybedeceği iddia nedeniyle Kaan devamlı isyan modundaydı. Ceyhun abiyle kendisini toparlamaya çalışıyorduk. Kaan her Cp de bırakacağım diyor sonra geriden geriden gelip bizi geçiyordu, Ceyhun abiyle gülüyorduk. Bir ara saatime baktığımda saatim 42.200 K’ı gösteriyordu. Durdum ve Ceyhun Abimi bekledim 100 metre kadar gerideydi, geldiğinde “Abi şimdi Ultra Maratoncu oldum dedim” güldük, beni tebrik etti ve devam ettik. Neşemiz yerinde her şey yolunda ilerleyerek Çavuşin CP geldik.
Çavuşin Cp de artık vücut yorgunluğumu iyice hissetmeye başlamış ve Hamstring ağrım artmıştı. Hemen bir tane ağrı kesici ve bir tane magnezyum tableti aldım. Bu CP de Çorba,kola,limon,tuz,muz,elma takviyesi yaptım. Önümüzde duran dimdik Akdağ vardı.. Yarış öncesinde teknik analiz yaparken Eşim(Ayçin) “Bu tırmanış seni çok zorlar” demişti. Akdağ’ı İlk gördüğümde çok korkmamıştım. Tırmanırken kendimi, hayatı sorgulamaya başladım. Bitmek bilmeyen bir işkence gibi geliyordu. Kaan hadi devam edelim demese oturup kamp kurmak istiyordum 😀 Yarış boyunca ilk defa Kaan ile isyan cümleleri kuruyor, ağzıma geleni söylüyordum 😀 İsyan team ilerliyorduk. Ceyhun abi Çavuşin Cp’den bizden 150 metre kadar önden çıkmıştı, onu tırmanış sonrası düzlükte yakalamıştık. Akdağ’ın vücudumda yarattığı tahribatı dinlerken, enerji depolarım minimalize olmuşken bir görüntülü arama geldi. Eşim(Ayçin), Kızım(Aysel Ela), Oğlum (Sarp) arıyorlardı. 50 Km’deydim onlarla konuşmak müthiş olmuştu. Kızımın ve oğlumun “baba sana güveniyoruz sen kazanırsın” sözcükleri bende müthiş bir özgüven, müthiş bir enerji salınımı meydana getirmişti. O an bir 50 K daha koşarım heyttt bee dedim 😀 tabi bu gaz iyiydi ama kaslarımın bir gerçekliği vardı onlarda yeter artık diyordu. Akdağ Cp ulaştığımızda hala üç kişiydik. Takviyelerimizi yaptık ve fazla vakit kaybetmeden ilerlemeye devam ettik.
Ayaklarımın altında ve ayak parmak uçlarında ağrı hissediyordum. Sağ ayağım su toplamıştı, ayağımı yere basarken yan tarafına basmaya özen gösteriyordum. Saatime baktığımda 56 K’yı gösteriyordu. Bu kadar mesafeyi nasıl geldim diye düşünerek kendimi tebrik ediyor negatif hiçbir şey düşünmüyordum. Son 7 km acılarım gittikçe artıyor mesafe sanki azalmıyordu. Kaan önden gitmişti ve biz Ceyhun abimle sohbet ederek ilerliyorduk. Son 4 K’a geldiğimizde artık bizi pekiştirecek güzel şeyler konuşup motivasyonumuzu korumaya çalışıyorduk. Abim(Mehmet) 38 K koşacaktı onu merak edip aradım güzel haberi almıştım sağlıklı bir şekilde bitirmişti. Abime“Bize bitiren birası hazırla geliyoruz.” Dedim. Ceyhun abimle motivasyonumuzu bulmuştuk 😀 Bazen yürüyor bazen koşuyorduk. Hava kararmaya başlamıştı.
Yarışın en güzel yerine gelmiştik son 500 metre insanlar bizlere destek oluyor ve alkışlıyorlardı. 63 K koşmanın vücudumuza verdiği acılar bu son 500 M. unutuluyor. Sadece O müthiş fınısh sesleri gelmeye başlamıştı. Ben kendime inanamıyor ve nasıl başardığımı düşünürken işte müthiş an gelmişti fınıshhhhh…..
Hakettiğimiz biralarımızı yudumlarken yaşadığımız anılar geçiyordu gözümün önünden başarmıştım. Madalyam boynumda dostlarımın yanındaydım. İşte bu harika bir duygu, o an yaşadığım tüm acıları zorlukları unuttum ve sadece başarmanın harika keyfini çıkardım…
Şimdi kutlama zamanı. Akşam BKA SK. biriktirdiğimiz müthiş anılarımızın eşliğinde kutlama yapmak için dinlenmeye geçmek lazım.
Yarış sırasında neler yedim neler içtim:
3 adet toz elektrolit
3 adet enerji jeli
1 adet magnezyum tablet
- adet ağrı kesici
Kola, Tuzlu kraker, çorba, fıstık, limon, tuz, muz
Benden hiçbir zaman desteğini esirgemeyen ve bana daima inanan Canım eşim ve aileme, Harika ekibim BiKoşuAdana Spor Kulübü’me ve müthiş koşu dostlarıma, Yolun büyük kısmında birlikte koştuğumuz ve tecrübelerini aktaran Ceyhun abime, Cp’lere desteğe gelen Eda ve Dilem’e sonsuz teşekkürler ederim. Koşu maceramda yeni yarışlarda tekrar buluşmak üzere kendinize iyi bakın….
No comment